Hanımlar ve beyler; tüm müzik severler, emniyet kemerlerinizi bağlayın! Eurovision Şarkı Yarışması’nın melodik dünyasında heyecan verici bir yolculuğa çıkmak üzereyiz. 1950’lerin ortalarında başlayan naif ve sade gösteri, bugünkü aşırı gösterişli ve ışıltılı Eurovision sahnesine dönüştü. Avrupa müziğinin kalbini temsil eden Eurovision, yetmiş yıla yakın bir süredir tüm kültürel ve sanatsal eğlencesi ile bizlerle. Şimdi, Eurovision tarihine kısa bir bakış atmak üzere renklerin, kostümlerin ve akılda kalıcı melodilerin keyifli atmosferine hazır olun!

Eurovision, Avrupa’daki ülkelerin savaşın yıkıcı etkilerini iyileştirmeye çalıştıkları bir dönemde, II. Dünya Savaşı sonrasında tasarlandı. 1950’de kurulan Avrupa Yayın Birliği (EBU), müziğin sihirli tellerini ve teknolojinin imkanlarını kullanarak tüm kıtayı birleştirmeyi hedefledi. Dolayısıyla, 24 Mayıs 1956’da ilk Eurovision Şarkı Yarışması, yedi katılımcı ülke ile İsviçre’nin Lugano kentinde düzenlendi. İsviçre’den Lys Assia, büyüleyici baladı “Refrain” ile ilk yarışmayı kazandı. Bu sanki biraz şaibeli bir zaferdi. Çünkü o dönemde oylama süreci gizli tutulduğu için puanların ne yazık ki resmi bir kaydı yok. Ama ne de olsa, hepimiz bir yerlerden başlamıyor muyuz?

Eurovision’un Bazı Kilometre Taşları

Yıllar içinde Eurovision tarihi, çeşitlilik ve birlik dolu renkli bir şölene dönüştü. Pop’tan halk müziğine, balad’lardan rap’e; Eurovision Şarkı Yarışması tüm müzik türlerine ev sahipliği yaparak adeta kapsayıcılığın hayatın bir lezzeti olduğunu bizlere anlatıyor! Haydi gelin bu farklılıkları beraber keşfedelim:

Renkli Televizyon’a Merhaba De!

1968’de Eurovision Şarkı Yarışması, renkli televizyonun canlı dünyasına adım attı. Böylece görsel olarak daha etkileyici bir performans haline geldi. Ayrıca aynı yıl, ironik bir şekilde 138 ‘la’ içeren İspanyol katılımcısı Massiel’in “La La La” adlı şarkısını bize sundu. Ancak asıl duygusal olay ise yarışmayı sadece bir puanla kaybeden Birleşik Krallık’tan Cliff Richard’ın “Congratulations” şarkısıydı. Ne drama ama!

ABBA Oyunu Değiştiriyor

1974 Eurovision tarihi, kelimenin tam anlamıyla bir dönüm noktası oldu. O yıl, ABBA adında pek tanınmayan bir İsveç grubu, “Waterloo” adlı şarkılarıyla yarışmayı kazandı. Yıldız dolu İspanyol paça pantolonları ve platform botları ile seyirciyi büyüleyen grup, oldukça etkileyici bir izlenim bıraktı! Kimse, dünyanın en başarılı pop gruplarından birinin lansmanına tanıklık ettiklerini bilmiyordu.

Céline Dion’un Şaşırtıcı Zaferi

Eurovision Şarkı Yarışması’nda oylama süreçleri daima işin heyecanlı kısımlarından biri olmuştur. 1969 yılında dört ülkenin berabere kalmasındaki gerginliği hatırlıyor musunuz? Eşi benzeri görülmemişti! Céline Dion ise “Ne Partez Pas Sans Moi” şarkısıyla İsviçre’yi temsil ederken, sadece bir puanla kazanmayı başardı! Gerçekten heyecan dolu puanlama süreci Eurovision tarihinin en çok konuşulmaya değer anlarından biriydi. Bu zafer, onu nihayetinde ilgi odağına taşıdı ve o zamandan beri hangi yüksekliklere ulaştığını hepimiz biliyoruz. Eurovision tarihinde benzer bir durumu 2003 yılında Türkiye’yi temsil eden Sertab Erener, Rus rakibini 3 ve Belçikalı rakibini 2 puan geride bırakarak zafere ulaştığında yaşamıştık!

Bir “Riverdance” Molası

1994’te Eurovision tarihinde gözleri kamaştıran bir ara gösteri (interval-act) esnasında İrlanda’nın bize “Riverdance”i tanıtmasıyla dünya çapında inanılmaz bir popülerlik kazandı. Bu yüksek enerjili performans, geleneksel İrlanda müziğini modern dansla birleştirerek izleyenleri ve seyircileri büyüledi. O kadar başarılı oldu ki Avrupa genelinde kendi tur gösterilerine çıktılar.

İlginç ve Farklı Olanı Kapsayan Sahne

Ukraynalı vahşi dansçılardan (Ruslana, 2004) Finlandiyalı rock canavarlarına (Lordi, 2006) ve sakallı divaya (Conchita Wurst, 2014) kadar; modern Eurovision dönemi çeşitlilik, kapsayıcılık ve biraz da tuhaflıklarla özdeşleşmiştir. Örneğin Eurovision’da birinciği elde edememiş olsa da Moldova’nın katılımcısı Sergey Stepanov (2010), coşkulu saksofon performansı ile internette inanılmaz bir ün kazanarak sonsuza dek ‘Epic Sax Guy’ olarak anılmayı başardı.

2018’de ise İsrail’in Netta’sı, hareketli parçası “Toy” ile yaptığı tuhaf tavuk dansıyla kalpleri ve oyları kazanmıştı. Öte yandan, Salvador Sobral’ın “Amar Pelos Dois” adlı şarkıyla Portekiz için yaptığı büyüleyici performans, rekor kıran 758 puanla yarışmayı kazandı. Onun ruhani sesi ve içten performansı, bazen basitliğin gösteriyi geçtiğini gösterdi.

Loreen’in İkinci Zaferi

Söz konusu İsveç olduğunda, hemen hemen tüm Eurovision hayranlarında heyecanlı bir korku oluşur. Çünkü İsveç, temsilcisini her yıl ülke genelinde düzenlenen Melodifestivalen adlı bir yarışmayla seçer. Çok titiz ve güçlü bir prodüksiyona sahip olan bu yarışma, dünya çapında müzik severlerin de ilgi odağıdır.

Loreen, 2012’de Melodifestivalen’i kazandı. Devamında ise Bakü’de “Euphoria” adlı şarkısıyla ülkesini temsil ederek Eurovision tarihinde unutulmaz bir zafer elde etti. Bu başarıyı izleyen yıllarda, ESC Radyo’nun geleneksel Yılbaşı oylamalarında da birinciliğini korumaya devam etti. Ama bu yeterli miydi? Elbette ki hayır! Loreen, 2023’te “Tattoo” adlı epik şarkısıyla tekrar Eurovision sahnesinde kendini gösterdi. 13 Mayıs akşamı İngiltere’deki Liverpool şehrinde düzenlenen yarışmada Finli rakibini geride bırakarak bir kez daha Eurovision tarihine adını yazdırdı.

 

eurovision tarihi

 

Eurovision İyi Ki Hayatımızın Bir Parçası

Eurovision tarihi her sene bizlere büyüleyici melodiler, akıl almaz kostümler ve performanslarla dolu bir şölen sunar. Elbette ki bunca renklilik kendi içerisinde dedikodular ve tartışmalar da yaratmaktadır. Ancak bu durum işin doğal bir keyfidir ve Avrupa’nın çeşitlilik içindeki birliğinin bir sembolü olmaya devam eder. Hem kim Eurovision izlerken heyecanlanmadığını iddia edebilir ki? 40’tan fazla ülkedeki seyirciyi ekran başına toplayan bu kültürel beraberliği yılda bir kez de olsa hayatımıza misafir etmemiz gerektiğine inanıyoruz.

Eurovision Şarkı Yarışması, sadece bir yarışmadan çok daha fazlası; sınırları aşan, insanları bağlayan ve Avrupalı sanatçıları küresel bir seyirciye tanıtan bir kültürel fenomen! Dana International ve Johnny Logan’ın büyüleyici performanslarından “Everyway That I Can” ve “Dancing Lasha Tumbai” gibi viral fenomenlere kadar, her yıl bu büyük müzikal tarih kitabına yeni bölümler eklemekteyiz.

Türkiye’nin 2012 yılından beri ne yazık ki katılım göstermediği bu güzide yarışmanın bir kez daha önemini ve hissiyatını beraber hatırlayalım. Her insan için unutulmaz bir Eurovision şarkısı muhakkak vardır. Ama en temelde Eurovision tarihi; müziğin, birliğin ve Avrupa kültürünün eğlenme amaçlı ortak bir kutlamasını yansıtır. Sevgili Eurovision’a, bugüne kadar bize yaşattığı tüm anılar ve müzik zevkimize sağladığı katkılar için teşekkür ederiz.

Bunun gibi daha fazla içerik için Organik İnsan Blog sayfamızı ve instagram hesabımızı ziyaret edin.