Dijital çağda zenginliğin yeni adı veri. Ama bu yeni güç kaynağını kimler kontrol ediyor? Ulusların doğal kaynaklarına el koyan klasik kolonyalizmin yerini artık veri merkezli bir sömürü düzeni aldı. Adı: Dijital kolonyalizm.

Bu yazıda, veri egemenliği kavramını derinlemesine ele alacak ve dijital kolonyalizme karşı nasıl direnebileceğimizi konuşacağız. Çünkü bu artık yalnızca bir teknoloji meselesi değil; kültürel, politik ve ekonomik bir mücadele alanı.

 

Dijital Kolonyalizm Nedir?

Klasik sömürgecilikte toprak, maden, emek sömürülüyordu. Dijital kolonyalizmde ise:

  • Kullanıcı verileri,
  • Alışkanlıklar, davranış örüntüleri,
  • Dijital altyapılar,
  • İçerik üretimi ve dağıtımı kontrol ediliyor.

Çoğu zaman biz farkına bile varmadan, hayatımızın her anı büyük teknoloji şirketlerinin veri havuzlarına akıyor. Bu veriler işleniyor, analiz ediliyor ve bize geri ürün, reklam, öneri ve manipülasyon olarak dönüyor. Ama kazanan kim? Çoğunlukla küresel kuzeyin teknoloji devleri. Yani veriyi üreten biziz, ama verinin kontrolü bizde değil.

 

Veri Egemenliği Nedir?

Veri egemenliği, bireylerin ve ulusların kendi verileri üzerinde sahiplik, kontrol ve kullanım hakkına sahip olmasıdır. Bu kavram aynı zamanda şunları kapsar:

  • Verinin nerede saklandığı,
  • Kimin eriştiği,
  • Nasıl işlendiği,
  • Hangi amaçla kullanıldığı.

Eğer bir ülke, vatandaşlarının verilerinin başka ülkelerin veya şirketlerin elinde nasıl kullanıldığını denetleyemiyorsa, egemenliğinin dijital boyutunu kaybetmiş demektir.

 

Dijital Kolonyalizmin Belirtileri

Dijital kolonyalizmi sadece soyut bir kavram olarak düşünmeyelim. İşte bazı somut göstergeler:

  • Veri Merkezlerinin Tekelleşmesi: En büyük veri merkezleri ABD ve Çin merkezlidir.
  • Yazılım ve Platform Bağımlılığı: Gelişmekte olan ülkeler, sosyal medya, arama motorları, bulut sistemleri gibi alanlarda dışa bağımlıdır.
  • Dilsel ve Kültürel Baskınlık: Dijital içeriklerin çoğu İngilizce, belirli kültürleri yücelten şekilde sunulur.
  • Altyapı Kontrolü: İnternet servis sağlayıcıları, sunucu barındırma sistemleri genellikle dış kaynaklıdır.
  • Siber Gözetim: Uluslararası şirketler ve yabancı devletler, kullanıcı davranışlarını izleyerek adeta dijital bir gözlem ağı kurar.

 

Peki, Ne Yapabiliriz?

Yeni nesil dijital sömürgeciliğe karşı bireysel ve kolektif olarak neler yapabiliriz? İşte bazı stratejiler:

1. Ulusal Ver i Politikaları Geliştirilmeli

Devletler, bireylerin verilerini koruyacak, şeffaf veri kullanımı sağlayacak yerel veri yasaları ve regülasyonları oluşturmalı. Avrupa Birliği’nin GDPR’ı bu alanda öncü bir örnek.

2. Yerli Teknoloji Ekosistemi Desteklenmeli

Yerli yazılımlar, bulut sistemleri ve dijital platformlar geliştirilerek dışa bağımlılık azaltılmalı. Dijital altyapı, sadece ticari değil aynı zamanda stratejik bir güvenlik alanı olarak görülmeli.

3. Veri Okuryazarlığı Artırılmalı

Toplumun her kesimi, verilerinin nasıl toplandığını, kullanıldığını ve korunması gerektiğini bilmek zorunda. Veri egemenliği, sadece yasa ile değil, bilinçle savunulabilir.

4. Açık Kaynak ve Etik Teknolojilere Yatırım Yapılmalı

Teknoloji bağımlılığını kırmanın yollarından biri de açık kaynak yazılımları desteklemek. Bu sayede yazılım içeriği denetlenebilir, şeffaf ve topluluk destekli hale gelir.

5. Bölgesel İş birlikleri Kurulmalı

Yalnız kalmadan mücadele etmek gerek. Özellikle gelişmekte olan ülkeler, dijital egemenlik için ortak politikalar ve altyapılar oluşturmalı.

 

Dijital Bağımsızlık, Yeni Nesil Özgürlük Mücadelesidir

Geçmişin kolonyal düzeni fiziksel kaynaklar üzerinden ilerliyordu, bugünün ise veriler üzerinden. Yani bugünün madenleri, bizim davranışlarımız ve dijital izlerimiz. Bu verilerin kimde olduğu, gelecekte kimin güçlü olacağına da karar verecek.

Eğer verilerimizi teslim ettiğimiz platformları sorgulamaz, dijital bağımlılığımızı azaltmazsak, gelecekte kendi dijital kaderimizi tayin edemeyiz. Bu nedenle veri egemenliği, sadece bir teknoloji konusu değil, kültürel bir uyanış ve direnç meselesidir.