Graal (Kutsal Kâse), Hristiyan Mitolojisi’nde İsa’nın Son Akşam Yemeği’nde kullanıldığı söylenilen mucizevi güçleri olduğuna inanılan kap mıdır? Aramatyalı Yusuf’un, çarmıha gerilen İsa’nın kanını Kutsal Kâse’ye doldurduğu doğru mudur? Yoksa İsa’nın o yemekte şarap içmek için kullandığı kadeh midir? Ve o yemekte İsa’nın herkese dağıttığı ekmeğin kendi bedeni olduğunu ve kadehte de kendi kanının olduğunu söylemiş midir gerçekten? Rivayet diye baktığımız bu olay o ekmeklerin o şaraba banılarak yenmesi bir çeşit ayin midir yoksa?

”Kutsal Kase 12. ve 13. yy’larda yazılmaya başlanmış ilk kez, Kral Arthur ve Yuvarlak Masa Şövalyeleri’nin Efsaneri’nde…” Tapınak Şövalyeleri (Prieure de Sion) ise Kâse’nin bir kâse olmadığını, o ayinde kullanılan kadehin çok iyi düşünülmüş bir yanıltmaca olduğunu söylüyorlar. Yani bir sembol. Kutsal Kase’nin insanlık tarihinin en çok merak edilen hazine olmasının sebebi nedir peki? Neden Çarmıhta kullanılan Gerçek Hac değil de Kutsal Kâse bu kadar önemli olmuştur?

Belki de tek sebebi kadın!
”O dönemde kutsal dişi şeytanlaştırıldı ve ona günahkâr dendi. ”
”Havva’nın elmayı yiyerek insan ırkını çöküşe uğrattığı ” ilk günah ”
Önce hayat veren kutsal kadın artık düşman olmuştu!

O tarihlerden bugüne kadar ciddi bir araştırma söz konusu oldu.  Kral Arthur’dan başladı bu süreç hatta Dan Brown’a kadar devam etti.  Kitaplar yazıldı, filme konu oldu, tarikatlar kuruldu… Tartışmalar aldı başını gitti.  Özellikle de Da Vinci Şifresi romanının yayınlanmasından sonra! Roman 18 Mart 2003 tarihinde yayınlanırken, Tapınak Şövalyeleri’nden sonuncusu Jacques’in 18 Mart’ta yakılarak idam edilmesi, bir tesadüf olabilir mi peki? Romanı okuyanlar bilir filmde de olduğu gibi Kutsal Kâse sadece bir semboldü. Öyle olmasa neden saklansın ki? Bir müzede ya da bir kilisede teşir edilmez miydi? Topkapı Sarayı’nı düşününce Kutsal Emanetler mutlaka göz önünde olur, saklanmaz… Hele ki peygamberlere ait kutsal emanetse bu!

 

Şimdi kutsal kâse sembol ise bu bilgi neden gizlidir? Bu gizli bilgi Vatikan’ın temellerini sarsacak nitelikteyse saklanıp yerinin bulunmasının istenmiyor olması düşündürücü değil mi? Kutsal Kâse nerede? Burnumuzun tam dibinde, İstanbul’da; Ayasofya’da olabilir mi? Eğer öyleyse kim ne zaman sakladı ki oraya?

Bir rivayete göre bu emanetin Çemberlitaş’ın altında yer alan gizli odalarda olduğu söyleniyor. Belki hala da ordadır. Belki de hiçbir zaman orda olmadı. 1204 yılında 4.Haçlı Seferi’nde İstanbul yağmalanıyor, bundan nasibini alan Ayasofya da bir yerde temize çıkıyor çünkü kimse yağmalanan yerde Kutsal Kâse’yi aramaz. Öyle olsaydı onu Bizanslılar bulurdu değil mi? O nedenle saklamak için seçilen en iyi yerdi Ayasofya.

Peki, neden başka bir yer değil de Ayasofya seçildi bu emanetleri gizlemek için? Ayasofya ya da Bizans dönemindeki adıyla Hagia Sophia; ” Kutsal Bilgelik ” anlamına geliyor… Bu bizim pusulamız olabilir mi? İşaretleri takip edelim…

Çoban Anıtı.

Rivayete göre; Anıt’ın üzerinde diz çöker durumda resmedilmiş yaşlı bir çoban figürü var, çobanın sandaletinin bağcıklarında aslında ”LI” ve ”CAX” yazıları açıkça gözükmektedir. Bu harflerin Latince Kase anlamına gelen ”CALIX” kelimesini vermektedir. Şimdi çoban anıtının yapılış amacı yerini söylemek olabilir mi?

Çoban anıtının rölyefinde, Nicolas Poussin’in Arkadyalı Çobanlar tablosundan tek farkı, lahitin üzerinde defne dallarından oluşan bir taç süslemesi bulunmaktadır. Bu figür Deesis Mozaği’nin hemen yanı başındaki pencerenin alt kısmına mermer üzerine işlenmiştir ve bu süsleme Ayasofya’da sadece bu bölümde yer alır.

Ve son olarak Ayasofya içerisindeki Deesis mozaği ile Henricus Dandolo’nun mezarının tam ortasında yer alan bölümde dört sütun üzerinde yarım ay şeklinde kapalı bir bölme var. Kutsal Kâse’nin oraya saklandığı söyleniyor.

Şimdi rivayetler bizi gerçeğe ne kadar götürür? Araştırmalar peki? Somut bilgiler? Alt tarafı bir kâse midir? Yoksa Kase sembolüyle bize bambaşka bir şey mi anlatılıyor? Bir bilgi belki de sadece bir kelime!

Bütün insanlığı değiştirebilecek bir şey olmalı bu sır…