UNESCO denildiğinde hepimizin aklına az çok bir şeyler geliyor, öyle değil mi? Ama nedir, ne yapar kısmında biraz eksik kaldığımız noktalar var. Bugün, tam da UNESCO’nun doğum gününde size bu konudan bahsedeceğim.
Açılımı Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü olan UNESCO’nun amacı; milletlerarasında eğitim, bilim ve kültür alanlarında iş birliği yapıp yakınlaşmayı sağlamak.
Neden UNESCO’ya ihtiyaç duyulmuş ondan da bahsedeyim. 1942 yılında savaş zamanında Nazi Almanya’sına karşı olan Avrupa Ülkeleri Birleşik Krallık‘ta, Müttefikler Eğitim Bakanları Konferansı’nda (CAME) bir araya geliyorlar. Henüz İkinci Dünya Savaşı devam ederken bu ülkeler barış sağlandıktan sonra eğitim sistemini yeniden kurma yollarını tartışıyorlar ve bu proje kısa sürede evrensel bir boyut kazanıyor.
CAME’nin önerisiyle 1-6 Kasım 1945 tarihleri arasında Londra’da eğitim ve kültür kurumunun kurulması için konferans düzenlenmiş. Bu, oluşacak yeni kurum; “İnsanlığın ahlaki dayanışmasını kurmalı ve bu dayanışma kurulurken başka bir dünya savaşının çıkmasını engellemelidir.” sloganından yola çıkmış.
Bu konferansın sonunda 37 ülke “TAMAM!” demiş, “UNESCO’yu kuralım.” Böylece UNESCO’nun kuruluşunu sağlayan sözleşme 16 Kasım 1945 tarihinde imzalanmış ve 4 Kasım 1946 tarihinde de yürürlüğe girmiş.
UNESCO kalıcı bir dünya barışına katkı sağlamayı, bu doğrultuda barış kültürünü ve sürdürülebilir kalkınmayı amaç edinmiş kendine.
Faaliyet alanı da; eğitim, kültür, sosyal ve beşeri bilimler, doğa bilimleri, iletişim olmuş haliyle. Zaten bütün problemimiz insanların iletişim kurmayı becerememesi değil mi?
İnsanlar arasında din, dil, ırk ve cinsiyet farkı gözetmeden insan hak ve özgürlüklerine saygıyı temel ilke olarak benimsemişler. Sadece bu da değil. Pek çok görevi var aslında UNESCO’nun. Mesela Dünya’da okur yazar oranını yükseltmek, ülkelerin eğitim düzeylerini düzenlemek, temel ve teknik eğitimde görev alacak güzel öğretmenler yetiştirmek, sanat olaylarını desteklemek, sinema televizyon, basın gibi sanatla ilgili iletişim araçlarının gelişmesi amacıyla araştırmalara yardım etmek… UNESCO’nun mühim görevleri arasında olmuş her zaman ve en önemlisi de üye ülkelerde bulunan tarihi eserleri, yapıları dünya mirası kabul ederek koruma altına almış.
Türkiye de bir UNESCO üyesi olduğu için bizim cağnım ülkemizin
güzelliklerini de korumayı unutmamış.
– Kapadokya ve Göreme Milli Parkı,
– Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası,
– İstanbul’daki tarihi yerler,
– Hattuşaş,
– Nemrut Dağı,
– Pamukkale ve Hierapolis Milli Parkı,
– Ksantos- Letoon,
– Tarihi Safranbolu Şehri,
– Truva Antik Kenti,
– Selimiye Camii ve Külliyesi,
– Neolitik Dönem Çatalhöyük Kalıntıları,
– Cumalıkızık Köyü,
– Bergama Antik Kenti,
– Diyarbakır Surları ile Hevsel Bahçeleri,
– Efes Antik Kenti UNESCO’nun Türkiye’de koruduğu yerlerimiz.
Teşekkürler ve tekrar iyi ki doğdun UNESCO 🙂