Ne kadar farkındayız?
Neyin ne kadar farkındayız?
Farkındalık kelimesi “fark” kökünden türetilmiş olup fark etmek, ayırt etmek, anlamak ve bilinç sahibi olmak anlamlarına geliyor. Kişinin herhangi bir şeye dair yeni şeyler keşfetmesi farkındalık kazanması demek oluyor. Kişiler kendilerine dair içe dönük keşifler de yapabileceği gibi başkalarını bir konu veya olay hakkında bilgilendirdiğinde farkındalık yaratmış oluyor. Gündem de sıklıkla yer alan mesela dünyamızın geleceği, toplumsal cinsiyet eşitliği, kıtlıklar, savaşlar gibi konular söz konusu olduğunda farkındalığı yüksek kişilerin artması insanlık için umut yeşertici oluyor. Farkındalık nasıl geliştirilir? Toplumsal veya sosyal farkındalık nedir, neyi değiştirir?
Bireylerin kendi durumu ve toplumun durumunu kendi öz iradesi ile bilmesine “toplumsal farkındalık” deniyor. Toplumsal farkındalığa sahip bireyler kendilerini ve toplumun yapı taşlarını oluşturan ekonomik ve sosyal durumlara etki eden konularda aynı fikre ve uygulama birliğine sahip olabiliyor. Toplumsal farkındalığın bireyde başladığı ve diğer insanlara yayıldığı, sonrasında kitlesel anlamda bir kültür inşa ettiği söylenebilir.
Özetlemek gerekirse toplumsal farkındalık, kitlelerin bir durum karşısındaki farkındalık durumlarını ifade eden bir kavramdır. Hem bireysel olarak hem de toplumsal olarak daima hayatımızda bulunması gereken kitlesel aklın bilincini ifade eden sosyal yani toplumsal farkındalık, bir kültür meydana getirir. Erich Fromm, “Kişinin içinde yaşadığı toplumu ve dünyayı çözümleyebilmesi için önce kendisini tam anlamıyla tanıması gerekir,” diyor.
Psikolojinin ilgi alanlarından biri olan ”öz-farkındalık” içgörüler ile kişinin yaşadığı çevreyle çok daha uyumlu olmasının ilk koşulu olarak ifade ediliyor. Buradan şu anlamı çıkartmak mümkün; kişi kendine karşı farkındalık geliştirdikçe topluma karşı farkındalığı artış gösteriyor, aksi mümkün değil.
Kişinin yakın çevresi ve içinde yaşadığı toplum hakkında bilgiye sahip olmasını ifade eden farkındalık duyusal ve bilinçli farkındalık olmak üzere iki türü ayrılıyor. Duyusal farkındalıklar, nesnel gerçekliklerin beş duyu organı tarafından algılanışı ile oluşurken bilinçli farkındalıklar ise toplumsal kuralları ve temel değerleri içerisine alan geniş bir alan olarak karşımıza çıkıyor.
Farkındalığı geliştirmek için 4 eylem sıralanıyor. Dünyanın ve insanlığın farkındalığı yüksek kişilere ihtiyacı var!
Akla ilk gelen tabiki de kitap okumak. Kişinin daha analitik düşünmesini ve meselelere daha objektif yaklaşabilmesini sağlayan kitap okuma, kazandırdığı bakış açıları ile etrafındaki kişilere de daha hoşgörülü yaklaşan kişilere dönüşmemizi sağlıyor. Dinlemek, farkındalığın gelişmesindeki en önemli adımlardan biri. Sosyal bir varlık olan insanın bilgisini paylaşması kadar dinlemeye de ihtiyacı vardır.Yakın çevre ile sağlıklı kurulan iletişim ile bireylerin hem öz hem de bilinçli farkındalığı gelişiyor. Başkalarını en iyi anlamanın yolu empati kurmaktan geçiyor.
Farklı kişilerin belli başlı konularda nasıl düşündüğünü ya da nasıl hissettiğini anlamak demek gerçekleşmesi elimizde olmayan bazı toplumsal olaylarda birlikte hareket edebileceğimiz anlamına geliyor. En büyük farkındalıkları empati kurarak kazanıyoruz. Günlük tutmak öz farkındalığın gelişmesine yardımcı olarak kişinin kendi hayatına dair izlenimler edinmesini sağlıyor. Kendi hayatının bilincinde olan kişinin topluma yansıması bir o kadar iyi olacaktır.
Yazımızı beğendiniz mi? Daha fazlası için Organikblog’a bakmadın geçmeyin.