Dünya bilirkişileri tarafından her şeyin globalleştiği ifade edilen günümüzde uluslararası toplum kavramına değinmek gerekli. Dünyada uluslararası düzeyde neler olup bitiyor, her toplumun eş zamanlı olarak gelişmelerden etkilenmesi mümkün mü? O halde bu uluslararası toplum nedir?
1900 yılında kurulan İngiliz Okulu’nun çoğulcu yaklaşımıyla yürüttüğü uluslararası ilişkileri anlama çalışmaları, süreçte ağırlıklı olarak “uluslararası toplum” kavramına odaklanarak bir anlayış getiriyor. Bu çalışmalara göre Hedley Bull uluslararası toplum kavramını, “Ortak çıkar ve değerlere sahip olan bir grup devletin birbirleri ile ilişkilerinde belirli ortak kurallara bağlı hissetmeleri ve ortak kurumlar içerisinde davranışlarını belirleme” olarak ifade ediyor.
Ekonomik ve toplumsal araştırmalar, eserler ve tartışmalarda neredeyse her konuda küreselleşme ile ilişkilendirilmelere rastlamak mümkün ve bu değinilmesi kaçınılmaz bir nokta. Küreselleşme, mevcut durumu verilere dayandırarak açıklayan olgusal bir süreç ya da idealize edilmiş bir hedef. Sonuçta karmaşık ve anlaşılması güç olan bu süreç, paradoksal öğeler de içeren bir yapıya sahip. Küreselleşme bazen ekonomik ve toplumsal sorunların sebebiyken bazen de sonucu ya da çözüm yolu olarak değerlendiriliyor.
Nitelik olarak ele alındığında küreselleşme, “politik, ekonomik ve sosyal süreçleri” kapsıyor. Küreselleşen dünya cüzi miktarda da olsa entelektüel seviyede “tek dünya” görünümünde karşımıza çıkıyor. Tek dünya denilince aklımızda havada kalan ve fazlasıyla soyut bir alemin resmi çiziliyor. Teknolojik değişimler hükümet kuralsızlaştırmalarıyla birlikte, üretim, ticaret ve finansta transnasyonal ağların kurulmasına yol açıyor böylelikle sınırları olmayan dünya ekonomisi ortaya çıkıyor.
Çağımızda sahip olduğumuz en büyük avantaj aynı zamanda bir dezavantaj olabilir mi?
Günümüz teknolojilerinin en büyük getirisi insanların ülke sınırlarının ötesinde esnek hareket etmeleri; birden fazla ulusla sosyal, politik, kültürel ve ekonomik bağlar kurmalarının yararları kadar zararları da var elbette. Bu yeni bağlar insanların ihtiyaçlarını da büyük oranda değiştirdi. Şimdilerde eskiyi arayan ve geleceğe bakan olarak insanları ikiye ayırmak mümkün.
Sınırların ortadan kalkması ile dünyanın küreselleşmesi ve uluslararası toplumun oluşması doğru orantılıydı. Peki, medya burada hangi işlevi yerine getirdi?
Medya ortaya çıktığı günden bu yana insanlar ve toplum üzerinde etkisi yadsınamaz bir olgudur. Bu etkinin boyutu medyanın ulaşılabilirlik düzeyi ile değişiyor. Sözde küreselleşen dünyada maalesef ki teknolojik gelişmelere her toplumun eşit şekilde ulaşma şansı yok. Kültürel olarak bir küreselleşmeden bahsedildiğinde her toplum için bu gelişme söz konusu değil. İşte bu sebeple etki alanı zamanla gelişen medya uluslararası toplumda öneminin büyüklüğü gözler önüne seriliyor. Bull’un bahsettiği uluslararası toplum içerisinde medyanın rolü, günümüz dünyasında çok büyük. Sanal ortamda var olan sosyal medya uygulamalarındaki etkileşim özelliği ve bu alanlarda sağladığı kolaylıklar ile medya oldukça büyük kitleler üzerinde etkili olma özelliğine sahip. Ayrıca devletlerin ortak çıkarları söz konusu olduğunda medyanın gücünü hafife almadıkları devlet başkanlarının medyada rastladığımız fikir değişiklikleri ve hitabetlerinden anlaşılabilir.
Gelelim Deepfake’e
Kelime, yapay zeka biçimi olan “derin öğrenme” teknolojisinden ve sahte anlamına gelen “fake” kelimeleri birleştirilerek oluşturulmuş. Mevcut bir görüntüde ya da videoda yer alan bir kişinin yapay sinir ağları kullanılarak bir başkasının görüntüsü ile değiştirildiği medya türüne” deepfake” deniyor. Deepfake, otomatik kodlayıcılar ve üretken çekişmeli ağlar olarak bilinen makine öğrenme tekniklerini kullanarak mevcut medyanın kaynak medya üzerinde birleştirilmesi ve üst üste konması ile üretiliyor.
Evet, evet teknoloji gelişti. Dünya küreselleşti, uluslararası toplum oluştu ve medya burada çok önemli bir role sahip… Peki, deepfake biraz korkutucu değil mi? Şimdiden deepfake yasal mı ya da nasıl tespit edilir gibi bir sürü soru tartışma konusu olarak gündemde yer alıyor.
Üstelik deepfake sadece görüntü ile oluşturulmuyor. Ses klonlama veya sentetik ses olarak adlandırılan “deepfake voice” adında bir versiyonu da var. İşler daha da endişelendirici bir hal alıyor değil mi?
Bir kişinin sesinin taklit etmek için yapay zeka kullanımına deepfake voice deniyor. Deepfake videolarının gerçek olup olmadığını anlamak biraz dikkat edince kolayken deepfake seslerin gerçekliğini anlamak çok daha zor.
Uluslararası toplumu gelecekte neler beklediği meçhul. Hayatta her şeyde olduğu gibi teknolojinin de olumsuz yanları var. Bunlardan biri belki de deepfake teknolojileridir.Toplum medyayı bilinçli kullanabildiği takdirde medyayı yönetebilir aksi takdirde kendisi medyanın aracı olur. İnsanlığın peşini bırakmayan merak duygusu bizleri fırsat eşitliğinin kucağına akıllıca atması dileğiyle.
Eğer bu blog yazımızı beğendiyseniz, blog sayfamızı ziyaret edin.