Hani derler ya yediği önünde yemediği arkasında diye, işte bu devir öyle bir devir. Teknoloji gelişti artık dersler tabletten işleniyor, ev işlerini robotlar yapıyor, hastalıklar radyasyon yüzünden arttıkça artıyor. Oooo! Daha neler neler var!
İnsanlar artık evden dışarı çıkmadan sadece teknolojik aletlerle zaman geçiriyorlar. İnsanlar ailesi dışında kimseyle görüşmüyor, kimseyi tanımıyor. Kendimizi anlamıyorum, eskiden böyle bir çağ istiyorduk; şimdi daha gelişmiş bir çağa açlığımız var. Nasıl bu kadar doyumsuz olabiliyoruz?
Bir elimiz yağda, bir elimiz balda yaşıyoruz bu çağda. Tamam, her şey güzel de bize ne olacak? İnsanlara, hayvanlara, grinin düşmanı ağaçlara ne olacak? Peki gülmek, gülmeye ne olacak? Tiyatroya, arkadaşlara, pamuk şekerlere ne olacak? Gülümsemeyi bize hatırlatan her şey yok mu olacak yani? Yoksa sinemada tanışmak üzere olduğum yakışıklı çocuk da evinde telefonuyla mı ilgileniyor olacak?
Hislerimize ne olacak?
Şarkılar söylemeyi unutacağız belki. Belki türküler söyleyerek sebze, meyve toplayan teyzelerin tatlı reçellerini hatırlamayacağız bir daha. Belki arkadaşlarımızın doğum günlerini bizden önce hatırlayan akıllı aletlere dönüşecek kalplerimiz.
Neden bu kadar acımasız bu dünya? Yoksa dünyaya biz mi acımasızız? Biz çok mu zarar verdik dünyaya? İşte bu sorular tek bir soruya dönüşüyor:
Korkmalı mıyız dünyadan?
Nehir Çevik
Özel Marmaris Çağdaş Bilim Koleji
6-C