Ziggurat eski Mezopotamya’da Sümerlerde, Babillerde ve Asurlarda bir çeşit tapınaktır. “Yükselmiş yere kurmak” manasına gelir. Genel olarak tepelere kurulurdu. Bunun nedeni ne kadar yüksek olursa tanrıya o kadar yakın oldukları düşüncesiydi. Bu yapıları tanrılara adadılar. Böylece tanrıları bu durumdan hoşnut olup onları korur ve onların yaşaması için gerekli suyu gönderecekti. Yapısı tabandan başlayarak tepeye doğru kat kat yükselen, giderek küçülen teraslardan oluşan, zirvesinde bir tapınak bulunan ve yanlarında bir merdiven sistemi yer alan kademeli bir kule şeklindedir. Üstü açık ve dört köşelidir. Kat sayısı 2 ila 7 arasındaydı ve tepesinde ya bir tapınak ya da türbe bulunurdu.
Türbeye ulaşmak için bir tarafında rampalar yapılır ve bu rampa en aşağısından en yükseğine kadar uzanırdı. Tarihi metinlerde “Ziggurat, Zigura ve Ziggurak” olarak ta bahsedilir. İlk kez Sümerliler tarafından inşa edildiği düşünülür. Ziggurat tasarımları basit bir tepe üzerine oturulmuş mimariden, matematiği ve inşaatın mucizesine kadar ulaşabilen birçok çeşittedir.
Marduk Zigguratı
Bilinen en büyük Ziggurat, Babil’den kalma Marduk Ziggurattıdır. Bu tapınağın bilinen bir diğer adı Etemenanki’dir. Etemenanki Sümerce ’de “Cennet ve Dünyanın Kuruluşu” anlamına gelir. Günümüzde tabanı bile kalıntı kalmamıştır ama yapılan arkeolojik çalışmalar ve diğer tarihsel kalıntılar bu Ziggurat’ın yedi katlı olduğu ve her katının farklı bir renkte olduğu söylenir. Tapınağın üstüne giden 3 adet merdiven bulunurmuş fakat bunların ikisinin tapınağın yarısına kadar uzandığı söylenir. Hammurabi tarafından inşa edildiğine inanılır. En üst katı 15 metre uzunluğunda tuğla gelişimiyle Kral Nabukadnezzar tarafından yapılmıştır.
Ur Tapınağı
Bilinen en eski Ziggurat ise Ur-Nammu tarafından yaptırılan Ur Tapınağı’dır. Yeni Sümer mimarisi örneği olan bu yapıda Akkadlara ait özellikler de vardır. Tanrı Nanna onuruna yaptırılmıştır. Sümerce’de “aydınlatan-nur saçan” anlamına gelen Nanna, Ay Tanrısı’dır ve kutsal kenti de Ur’dur. Ur Zigguratı, bugün Irak-Nasiriyah yakınlarında bulunmaktadır.
Mezopotamya Zigguratları sadece halkın ibadet ettiği ya da seremoni yaptığı yerler değildi. Bu yerlerde tanrıların bulunduğuna inanılırdı. Her şehrin tanrısı farklıydı. Sadece rahipler Zigguratın içerisindeki odalara girebilirdi. Rahipler Zigguratların içerisinde tanrılarla yüz yüze karşılaştıklarını ve diyalog kurabildiklerini iddia eden rahipler böylece Sümer halkının en güçlü üyelerinden olmuştur.