Dijital dünyada her tıklama, her kaydırma bir veri izi bırakıyor. Yıllardır markalar, bu izleri takip ederek tüketicilere ulaşmaya çalıştı. Ancak değişen regülasyonlar, kullanıcı mahremiyetine duyulan hassasiyet ve çerez temelli pazarlamanın sonu, yepyeni bir veri anlayışını gündeme getirdi: Zero-party data. Peki bu veri türü nedir? Diğerlerinden farkı ne? Ve neden bugünün pazarlama stratejileri için bu kadar önemli hale geldi?

 

Zero-Party Data Nedir?

Zero-party data, kullanıcıların doğrudan ve gönüllü olarak markayla paylaştığı verilerdir. Yani; bir anket formu doldururken seçilen tercihler, kişisel bir profil oluştururken verilen bilgiler, ya da “şunu seviyorum” diye işaretlenen kutular… Kısacası: Kullanıcının kendini tanımladığı, markayla şeffaf ve karşılıklı güvene dayalı bir veri alışverişidir.

 

First, Second, Third… derken “Zero” Neden Fark Yaratıyor?

 

Veri Türü Tanım
First-party Kullanıcının markayla olan etkileşiminden doğan veri (örneğin satın alma geçmişi).
Second-party Başka bir şirketin topladığı ve paylaştığı veri (örneğin iş ortaklarından gelen veriler).
Third-party Dış kaynaklı, çerez ve izleyicilerden elde edilen kullanıcı verileri.
Zero-party Kullanıcının doğrudan ve bilerek verdiği bilgi (tercihler, niyetler, geri bildirimler).

 

Zero-party veriler, kullanıcının rızasıyla ve bağlam içinde paylaşıldığı için hem daha güvenilir, hem de daha etik kabul edilir.

Neden Önemli?

Gizliliğe Uygun: GDPR ve KVKK gibi regülasyonların katılaştığı ortamda, rızaya dayalı veriler altın değerinde.
Kullanıcı Güveni: Kendi verisini paylaşan kullanıcı, markaya güven duyar. Bu, sadakat ve dönüşüm oranlarını artırır.
Kişiselleştirmede Yeni Seviye: “Tahmin” etmeye çalışmak yerine, kullanıcıya doğrudan sorup net yanıtlar almak, pazarlama stratejilerinde daha isabetli kararlar sağlar.
Çerezsiz Geleceğe Hazırlık: Üçüncü parti çerezlerin kaldırılmasıyla birlikte, markalar kendi veri kaynaklarını yeniden tanımlamak zorunda.

Nasıl Toplanır?

  • Anketler ve testler (kişilik testi, ürün öneri quizleri)
  • Sadakat programları
  • Tercih yönetim panelleri
  • Özel teklif formları (“Bize ne tarz içerikleri görmek istediğinizi söyleyin” gibi)
  • E-posta abonelikleri sırasında tercih seçimi

Buradaki temel kural şu: Karşılığında bir değer sunmak. Kullanıcıdan bilgi isteniyorsa, kişiselleştirilmiş deneyim, özel indirim ya da daha anlamlı iletişimle bu denge kurulmalı.

 

Zero-Party Döneminde Pazarlamacılar İçin Yeni Rol

Artık pazarlamacılar sadece veri toplayan değil, anlamlı ilişkiler kuran birer deneyim tasarımcısı haline geliyor. Zero-party veri stratejileri, yalnızca performansı artırmakla kalmıyor, markanın dijital kimliğini ve güvenilirliğini de yeniden inşa ediyor.

 

Kullanıcının Sözü, En Güçlü Veridir

Veri çağında “kimin daha fazla bilgiye sahip olduğu” değil, kimin bu bilgiyi güvenle ve şeffaflıkla kullandığı önem kazanıyor. Zero-party data, hem etik bir yolculuk hem de daha güçlü bir pazarlama geleceği sunuyor. Çünkü en değerli veri, gönüllü olarak paylaşılan veridir.